RIHA - Suriye ’deki petrol ve doğalgaz rezervleri, Akdeniz’de tespit edilen yeni rezervler 14 yıldır süren iç savaşın asıl nedenlerine işaret ediyor.
“Arap Baharı” adı altında Mart 2011’de Suriye’de başlayan iç savaş Baas Rejimi yıkılsa da yıkım, talan ve çatışmalar devam ediyor. Ülkenin birçok yerinde hala insanlık dramı yaşanırken, içerdeki ve dışardaki güç odaklarının enerji politikaları kaosu her geçen gün büyütüyor. Suriye’nin sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını kontrol etmek isteyen güçler, Suriye’de yaşanan açmazın gerçek aktörleri.
SURİYE’DE PETROL
Amerikan araştırma merkezleri, Ortadoğu’daki iç savaşlardan önce Suriye ve Lübnan yakınındaki Akdeniz sularında 122 trilyon metre küp doğal gaz ve 107 milyar varil ham petrol rezervi bulunduğunu açıkladı. Suriye’de yapılan araştırmalara göre kanıtlanmış en az 2 buçuk milyar varil petrol ve 240 milyar metreküp doğalgaz rezervi var. 2015’te ABD Kongresi için yapılan bir araştırmaya göre, iç savaşın patlak vermesinden önce günlük 400 bin varil petrolün üretildiği Suriye’de, ihracatın yüzde 95’i Akdeniz üzerinden Avrupa ülkelerine yapılıyordu. Petrol ve doğalgaz rezervleri açısından bu kadar zengin olan Suriye’de, iç savaşın başlamasının ardından Kasım 2011’de Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Suriye petrolü için ambargo uygulayıp petrol alımını yasakladı. AB’nin petrol ambargosu kararından önce Suriye Petrol Bakanlığı’nın paylaştığı veriye göre Hollanda’dan Shell, Fransa’dan Total, Hindistan ve Çin’den Birgomo, Kanada’dan PetroCanada, Hırvatistan’dan INA, Dêra Zor bölgesinde Rusya’ya ait Tan Petrol, Canadian Stratic Energy, ABD’ye ait IPI şirketleri ile Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkelerinin de aralarında olduğu toplam 11 ulusal ve yabancı şirket bulunmaktaydı. Bunun yanında England Golf Sands ve Rusya ait Seyoz Petrol şirketleri de birçok yerde petrol arama işlemleri için çalışıyordu.
Suriye resmi makamları tarafından yapılan açıklamaya göre 1995’te günlük 600 bin varil petrol üretimi yapılırken, 2010’na gelindiğinde ise bu rakam 380 bin varile kadar düştü. Suriye resmi haber ajansı SANA da, 2011’in ilk çeyreğinde Suriye petrol üretiminin 34 bin 828 milyon varil olduğunu duyurdu. Aynı dönem için doğal gaz rezervinin 2 buçuk milyar metreküp olduğu belirtilirken, günlük 29,6 milyon metre küp üretim olduğu kaydedildi.
İHRAÇ EDERKEN İTHAL EDECEK DURUMA DÜŞTÜ
Dünyada petrol tüketen ülkeler sıralamasında 49’uncu olan Suriye, petrolünü araç yakıtı, ısıtma, özellikle iç savaşla birlikte aydınlatma gibi alanlarda kullanıyor. Yapılan araştırmalara göre günlük 300 bin varil arıtılmış petrol kullanılan Suriye’de, biri Humus’ta diğeri Banyas’ta olmak üzere iki petrol rafinerisi kurulmuş. Bu rafinerilerin kapasitesi günlük 250 bin varil civarında. Ülke, arıtılmış petrol ihtiyacını başta Rusya olmak üzere Çin, İran ve Venezuella’dan karşılıyor. Günlük 60 bin varile yakın petrol ithal eden Suriye, iç savaştan önce günlük 15 bin varil petrol ihraç ediyordu.
SURİYE’DE 2011’DEN SONRAKİ DURUM
Amerika Enerji Ajansı’nın 2012 yılında hazırladığı rapora göre Suriye’deki petrol üretimi 2,9 milyar dolar zarar görürken, petrol üretim miktarının ise yarı yarıya düştüğü ifade edildi. Ülkedeki petrol üretiminin düşmesinin ardından başta İran, Irak, Rusya ve Venezüella gibi ülkelerden arıtılmış petrol ithal ediliyor.
KÜRT BÖLGESİ
Bugün Suriye’deki petrol alanları üzerinde 2 ana hakimiyet bulunuyor. Bunların en önemlisi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi. Suriye iç savaşın patlak vermesinin ardından bulunduğu kentlerin hakimiyetini alan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi, Suriye’nin en önemli petrol bölgelerinden olan Dêrik’i (El-Malikiye) 21 Temmuz 2012’de aldı. Dêrik’te aynı zamanda günlük 7 bin tüp gaz kapasiteye sahip bir fabrika bulunuyor. Ağustos 2012’den sonra Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi yönetimine geçen fabrikanın da güvenliğini QSD sağlıyor. 2013 yılına gelindiğinde ise bölgeden toplanan petrolü ana petrol hatlarına aktaran ve Rimêlan’ın doğusunda kalan Gir Zîro petrol aktarım merkezinin de kontrolü de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi yönetimine geçti. Nisan 2013’te, aralarında İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya’nın da olduğu AB Dış işleri bakanları, Lüksemburg’ta düzenledikleri toplantıyla Suriye’den petrol ithalatı için ambargoyu hafifletip petrol şirketlerine muhalefetten petrol satın almaları için izin verdi. Bunun üzerine Temmuz ayında El Kaide’ye bağlı bazı oluşumlar ile ÖSO, bu bölgelere girmeye çalıştıysa da YPG tarafından bu bölgelerin güvenliği sağlandı.
HTŞ BÖLGESİ
Suriye iç savaşının patlak vermesinin ardından ÖSO, El Nusra gibi örgütlerin yanı sıra birçok Arap aşireti de silahlanarak petrol alanlarının kontrolünü almaya başladı. Bu bölgelerde yaşanan silahlı çatışmalardan dolayı petrol kuyuları büyük zarar gördü. Bir kısım kuyuda ise petrol çıkarmak için kullanılan araçlar çalınarak Türkiye başta olmak üzere dış ülkelere çıkarıldı. Uzun yıllar devam eden kargaşanın ardından bu bölgeler Esad rejiminin düşmesinin ardından HTŞ’nin kontrolüne geçti.
Dêra Zor bölgesinin HTŞ kontrolünde olan kesiminde yaşanan çatışmalar ve hırsızlık olaylarından dolayı günlük petrol üretimi ciddi oranda düştü. 2011’de önce günlük 150 bin varil üretiminin yapıldığı HTŞ kontrolündeki alanda, şimdi günlük 40 bin varil üretim yapılmakta. Yine HTŞ’nin hakimiyetinin sürdüğü bir diğer alan ise Tedmur çöllerindeki petrol alanları. Bu bölge Humus’tan Irak’a uzanan bir yol güzergahına sahip olduğu için ayrı bir stratejik öneme sahip.
SURİYE’DE DOĞALGAZ
Doğalgaz zengini olan Suriye, 240,7 Milyar metreküp bilinen doğalgaz rezerv miktarıyla dünya sırlamasında 41’inci sırada yer alıyor. 6 milyar 200 milyon metreküp üretim miktarıyla dünya sıralamasında 53’üncü sırada yer alan Suriye, yıllık 4 milyar 300 milyon metre küp doğalgaz tüketimiyle dünya sıralamasında 153’üncü sırada yer alıyor. Suriye, her yıl 1 milyar 900 milyon metre küp fazlalık veriyor. Mevcut doğalgaz kullanım oranıyla Suriye’de kanıtlanmış doğal gaz rezervi, ülkenin 64 yıllık ihtiyacını karşılarken, özellikle Akdeniz’de yapılan rezerv tespitleriyle Suriye’nin Rusya ve Katar’dan sonra en büyük doğalgaz ihracatçısı olması bekleniyor.
Suriye’deki doğal gazın en önemli kısmı Dêrik (el-Malikiye), Dêra Zor ve Humus çöllerinden çıkarılıyor.
Ortadoğu bölgesi, Akdeniz, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını birbirine bağlayan bir konumda olduğu için jeostratejik açıdan ayrı bir öneme sahip. Yine Süveyş Kanalı, İstanbul Boğazı ve Cebelitarık Boğazı üzerinden gerçekleştirilen dünya ticaret yollarının bulunduğu yerlere yakın olması, jeopolitik konumunu daha da artırıyor. Akdeniz’e kıyısı olan Ortadoğu ülkesi Suriye’de, bu durumda birçok hegemonik gücün hedefi konumunda. Özellikle Akdeniz’de tespit edilen devasa miktardaki doğal gazın, Rus gazına alternatif olarak Avrupa’ya ihraç edilme planlaması, Akdeniz ülkelerinin bölgesel ve uluslararası düzeyde etkisini artırıyor.
AKDENİZ GAZI VE SÜREN ANLAŞMAZLIKLAR
Filistin yönetiminin 1999 yılında British Gas ile keşif anlaşması imzaladığı deniz sahası konusunda anlaşmazlık yaşanıyor. Bu şirket Essina'da bulunuyor ve Filistin hükümetine ait. Aynı zamanda British Gas, 2000 yılında 1,4 trilyon metreküp doğalgaz içeren bir deniz sahası keşfetti, ancak İsrail şimdiye kadar Filistinlilerin deniz sahasında çalışmasına ve Akdeniz petrolünden pay almasına izin vermedi.
LÜBAN-İSRAİL
Lübnan ve Kıbrıs sınırlarını 2007 yılında belirledi. Suriye Lübnan ile olan sınırlarını kabul etmiyor ve Kıbrıs da İsrail ile anlaştı.
SURİYE-LÜBNAN
Suriye, Lübnan ile olan sınırını daha önce tanımamıştı. Suriye, Birleşmiş Milletler (BM) Azak Denizi Anlaşması'nı imzalamadı ve taraf olmadı
TÜRKİYE-MISIR-YUNANİSTAN
Ocak 2019'da Mısır'da, enerji üreten ve tüketen ülkelerin yanı sıra Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin de katılımıyla bir enerji platformu düzenlendi. Türkiye ve Rusya'nın katılımı olmadan (Mısır, Filistin, Ürdün, İsrail, Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya) platform toplandı. Aynı zamanda, ABD'nin desteğiyle bu platformda iki proje öngörülüyordu. Birincisi Mısır, Kıbrıs ve İsrail gazının Avrupa'ya ortak ihracatı, ikincisi ise Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan'dan Avrupa pazarı için İtalya'ya gaz taşıyacak bir açık deniz doğalgaz boru hattının inşasıydı. Ancak Türkiye bunu kabul etmedi ve Libya ile deniz sınırı konusunda bir anlaşmazlığa girdi. Libya'da desteklediği muhalefet üzerinden antlaşma yapıp, Akdeniz'e inmek istedi. Bu durum Mısır ile Türkiye ve Türkiye ile Yunanistan arasında bir soruna dönüştü.
SURİYE İÇ PİYASASINDA SON DURUM
Suriye iç pazarında rafine edilmiş petrolü temin etmek oldukça zor. Devlet, kontrolü kaybettiği bölgelere rafine edilmiş petrolü göndermiyor. Devlet, parası peşin ödenmek şartıyla isteyene Banyas yakınında yüksek fiyatlar karşılığında petrol veriyor (1 dolar/litre). Ancak yol üzerinde onlarca silahlı grubun kontrol noktalarının olması ve bunların her birinin geçiş vergisi ve komisyon istemesi nedeniyle petrolün uzak bölgelere taşınması hem zor oluyor, hem de yüksek maliyet istiyor. Bazen de petrol tankerleri sahipleriyle beraber kaçırılıyor ve bir daha da haber alınamıyor.
HTŞ kontrolü dışında kalan bölgelerden ham petrol iç pazarlarda satılıyor. Bu bölgelerden gelen 12’ye yakın petrol çeşidi bulunmakta ve insanlar rengine göre ayırt ediyor. Her bir rengin bir fiyatı var ve her renkteki ham petrol belli ısı derecelerinde ve farklı makinelerde işleme tabi tutuluyor. Örneğin en ucuzu olan siyah renkli petrol, ısınmada kullanılıyor ve varili 20 dolar civarında. Sarı renkli ham petrol jeneratörler için kullanılırken, yeşil renkli olanı benzin amaçlı kullanılıyor.
MA / Erdoğan Altan
