Türkiye'nin Suriye planı: Amaç Akdeniz sınırını denetime almak 2025-07-09 09:38:17   RIHA - Türkiye’nin Suriye’de kıyı kentlerine hakim olmak için üsler inşa etmeyi planladığını belirten gazeteci Zeynep Boran,  “Türkiye stratejik bir hat olan Akdeniz sınırlarını kendi denetimine almayı amaçlıyor" dedi.    Heyet Tahrir El Şam'ın, (HTŞ) 8 Aralık 2024'te BAAS rejimini devirmesi sonucu Suriye'de beklenen huzur, yerini iç karışıklık ve katliamlara bıraktı. HTŞ kontrolünde bulunan Şam ve kıyı bölgelerinde, Alevi, Dürzi, diğer inanç ve kimlikler hedef alınırken, Türkiye’ye bağlı paramiliter gruplar da Kuzey ve Doğu Suriye'deki halkları hedef aldı.    İKTİDARDAKİ İSİMLER YAPTIRIM LİSTESİNDE   Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere uluslararası kurumlar yayınladıkları raporlarda, kıyı bölgelerindeki Alevi katliamlarında SMO’lu gruplar öncülüğünde yapıldığını açıkladı. AB, SMO'yu oluşturan ve şuanda Suriye geçici hükümetinde yer alan Sultan Süleyman Şah Tugayı (El Amşat), Hamza Tümeni (El Hamzat) ve Sultan Murad Tugayı, “insan hakları ihlalleri ve keyfi infazlardan sorumlu” tutarak, yaptırım listesine aldı.   Bu paramiliter gruplar 2018’de Efrîn, 2019’da Serekanîyê ve Girê Spî işgalleri ardından yayımlanan hak ihlalleri raporlarında, kaçırma, tecavüz, taciz, fuhuşa sürükleme, gasp, şantaj gibi pek çok suçta yer aldıkları biliniyor. Bu yapılanmaların hala Türkiye tarafından desteklendiği biliniyor. Öte yandan HTŞ de bu paramiliter gruplarda yer alan isimlerin birçoğunu çeşitli mevkilere ve görevlere getirerek, Suriye üzerinde söz hakkı sahibi yaptı.    KÜRT KENTLERİNE YERLEŞTİLER   Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Zeynep Boran, HTŞ sonrası yaşanan gelişmeleri ve Türkiye'nin bölgedeki planına dair konuştu. Rejiminin düşmesinin ardından SMO'lu grupların bulundukları bölgelerde harekete geçtiklerini anımsatan Zeynep Boran, “Bu gruplar, HTŞ’nin başını çektiği cephe hatlarında aktif rol aldı. Resmi söylemde bu gruplar ‘yeni Suriye ordusunun unsurları’ olarak tanımlansa da sahadaki durum oldukça farklı. Efrin merkezine, Cindirêse ve Mabata ilçelerinde resmi merkezlere yerleştiler" dedi.    PLANIN İÇİNDE ENKS    Zeynep Boran, Türkiye'nin yeni plan çerçevesinde bölgedeki varlığını kalıcılaştırmayı amaçladığını belirterek, "HTŞ istihbaratı ve MİT’in ortaklaşa hazırladığı plana göre ilk aşamada, Girê Spî için 700, Serêkaniyê için ise 600 çetenin Genel Güvenlik Birimi’ne bağlı olarak bu bölgelere transfer edilmesi kararlaştırıldı. Bu temelde, MİT, Efrin'den mültecilerin geri dönüşüne dair kendi hakimiyetine dönüştürmek ve Özerk Yönetim talebini geçersiz kılmak için yeni perspektifler ve planlar geliştirmeye başladı. Bu planı tam olarak uygulamak için ENKS'nin bazı üyeleri ve Parastin ajanları harekete geçirildi” diye belirtildi.    'ALEVİ KATLİAMINI MİT PLANLADI'   Öte yandan kıyı bölgelerinde de aynı gruplarla farklı planların yürütüldüğüne işaret eden Zeynep Boran, şöyle devam etti: “Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus’ta 50’ye yakın toplu katliam gerçekleştirildi. Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı en az 12 silahlı çete grubu Alevi katliamlarında yer aldı. Bu grupların çoğunluğu, insan hakları ihlalleri nedeniyle yıllardır uluslararası yaptırımlar altında bulunuyor. Katliamı yapanların başında MİT’e göbekten bağlı çete grupları gelmektedir. Özellikle El Amşat, Sultan Murat, El Hamzat gibi grup üyelerinin Efrîn'de karıştığı olayların yanı sıra kıyı kesimlerinde Alevileri hedef aldığına dair bilgiler yer alıyor.”   TÜRKİYE'NİN PLANLARI   Zeynep Boran Türkiye'nin bölgedeki planlarını şöyle anlattı: "O süreçte çektiğim görüntülerde başta El Hamzat olmak üzere Sultan Murad ve El Amşat çete grupları sahil kıyılarına 3 binden fazla çete takviyesi gerçekleştirdi. Türkiye, yeni dönemde hem açık hem örtülü hamlelerle Suriye sahasına müdahil oldu. Şubat ayının son haftasında MİT yetkilileri ve HTŞ istihbaratı arasında yapılan görüşmelerde saldırı planı yapıldı. MİT’in doğrudan operasyonel rolü ise daha gizli yürütüldü. Suriye’nin sahil kentlerinde Alevi halkına yönelik gerçekleştirilen katliamlar MİT’in sahadaki yetkililerinden olan aslen Urfalı olan General Aslan lakaplı kişi ve HTŞ’nin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdul Ghani tarafından yürütüldü. MİT perspektifleri ile hareket eden çete grupları organize şekilde Alevi katliamını gerçekleştirdi.    ARAZİLER DÜŞÜK FİYATA SATILDI   MİT kendisine ve HTŞ iktidarına bağlı Suriyeli tüccarları, Alevi ve Hristiyanlara ait yakılan arazileri düşük bir fiyata satın almakla görevlendirdi. Bu tüccarlar büyük sermayelere sahip olup Deraa, Sermeda, Cerablus ve Ezez’de döviz büroları, ayrıca Türkiye'nin Reyhanlı, Antakya, Bursa ve İzmir illerinde ofis ve şirketleri var.    AMAÇ AKDENİZ SINIRINI DENETİME ALMAK   MİT'in planına göre satın alınan arazilerde Türk-Şam ortak güvenlik noktaları kurulacak, Türk Ordusu’nun sahil şehir ve kasabalarına hâkim olması için Türk üsleri inşa edilecek. Buda MİT başkanlığının ‘Sahilde daha fazla Türk üssü kurulmalı’ açıklamasında görülüyor. Bu planla Türkiye stratejik bir hat olan Akdeniz sınırlarını kendi denetimine almayı amaçlıyor."    EFRİN PLANI KIYI BÖLGELERİNDE    Efrin’in denetiminin ele alınmasının ardından yaygınlaştırılmaya çalışılan modelin kıyı bölgelerine taşırılmaya çalışıldığını ifade eden Zeynep Boran, “Kürtlere uygulanan soykırım modeli, bu kez Alevi toplumuna dönük intikam dalgası olarak sahaya sürüldü” dedi. Uluslararası kuruluşların katliamları savaş suçu olarak tanımladığını vurgulayan Zeynep Boran, "Dünyanın gözü önünde Kürtlerden sonra Alevi halkına yönelik katliam bir kez daha Türkiye ve kendisine bağlı çeteler eliyle gerçekleştirildi. Bu saldırılarda yer alan çete grupları kendilerini gizleme gereği dahi duymadı" ifadelerini kullandı.    SURİYE NASIL DEVAM EDECEK?    Zeynep Boran, Alevi katliamının sadece insan hakları ihlali değil, Türkiye’nin Suriye politikalarının doğrudan sonuçları olduğunu vurgulayarak, "Bugün, uluslararası toplumun önünde çok açık bir soru duruyor: Suriye’deki yeni iktidar yapıları, eski suçları aklayan bir sistem mi olacak, yoksa gerçek anlamda adaletin önünü mü açacak?” diye sordu.    MA / Ceylan Şahinli