RIHA - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile komplonun gerçekleştiği Suriye'de tanışanlar, "O, sadece bizim önderimiz değil, ezilen bütün halkların önderidir. Fikirleri komployu kırdı" dedi.  

 

PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası güçlerin ortaklığıyla 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkarıldıktan sonra 15 Şubat 1999 yılında Türkiye'ye getirildi ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecrit altına alındı. Öcalan, söz konusu tarihten bu yana İmralı Adası'ndaki cezaevinde tutuluyor. 25 Mart 2021'den bu yana da kendisinden haber alınamıyor. 

 

Üzerinden 24 yıl geçen komplo amacına ulaşamadı. Buna karşı Öcalan'ın geliştirdiği fikirler kan gölüne dönen Ortadoğu'da halklara ilham oldu. Öcalan'ın fikirleri üzerinden hareket ederek, yeni bir yaşamı inşa edenlerin başında ise, komplonun startının verildiği Suriye'de yaşayan Kürtler ve dostları geldi. Öcalan'ın burada bıraktığı izler, 2011'de patlak veren iç savaş sonrası daha görünür oldu. Kürtler ve dostları, rejim ve karşıtı paramiliter güçlere karşı "Üçüncü Yol"da ilerledi. Öz yönetimlerini ilan eden Kürtler ve dostları, tüm insanlığın başına bela olan DAİŞ'i de yenilgiye uğrattı.  

 

Suriye'de bulunduğu dönemde Öcalan ile tanışma fırsatı bulan yurttaşlar, 25'inci yılına giren komplonun Öcalan’ın ortaya koyduğu fikirlerin hayata geçmesine engel olmadığını belirtti.  

 

ÇOCUK YAŞLARDA TANIŞTI

 

57 yaşındaki Vahide Seyîd Ahmed de Öcalan ile tanışan isimlerden biri. Ahmed, çocuk yaşlarda Öcalan ile tanıştı. Öcalan'ın 1979 yılında Kobanê'ye geçtiğini ve tanışıklıklarının da o döneme denk geldiğini aktaran Ahmed, "Uluslararası devletler önderliği (Öcalan) tutuklayıp Türkiye’ye verdikleri zaman, Kürtlerin özgürlük fikrinin yok olacağını sanıyorlardı. Fakat özgürlük fikri, ideolojisi daha da büyüdü. Böylelikle bu komplo başarısız kılındı” dedi. 

 

‘FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞANA DEK...'  

 

Abdullah Öcalan’ın sadece fiziki olarak tutuklandığını ifade eden Ahmed, “Fikirleri ve felsefesi serbesttir. Onu tutuklayamazlar. Bu komplo, onun felsefesiyle kırılmıştı. Bizler de her zaman bu felsefede yaşamımızı sürdüreceğiz. Hiçbir zaman irademiz sarsılmayacak. Önder Apo, sadece bizim önderimiz değil, ezilen bütün halkların önderidir. Bütün kadınların bu komplo ve tecride karşı önderliğin etrafında çember oluşturması gerekiyor. Şu an önderliğe uygulanan ağır tecridi yıkmamız lazım. Önderliğimiz fiziki özgürlüğüne kavuşana kadar mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

 

‘ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN LİDERİ’

 

Suriye’de 1995 yılının Mayıs ayında Abdullah Öcalan ile tanışan Kobanê Şehit Aileleri Meclisi üyesi Şex Ahmed Hemo ise, tanışmalarını söyle anlattı: "Önderlik Ortadoğu’da olduğu süreçte bir gün onunla görüşebilme şansım oldu. Bu benim için bir rüyaydı ve gerçekleşti. 17 Mayıs 1995’te önderliği gördüm. Bir eve gitmiştik, sonra önderlik oraya geldi. Kürt önderini merak ve heyecan içinde bekliyordum. Bir süre sonra sivil elbiseleriyle, biraz da uzamış sakallarıyla geldi. O, özgürlük mücadelesinin lideridir. Toplumların eşitlik ve özgürlüğü için mücadele ediyordu. Benim için onu görmek çok büyük bir şanstı."

 

Öcalan’ın Suriye’den çıkarılışı ve ardından 15 Şubat’ta Türkiye’ye getirilmesi "insanlık tarihi için kara bir leke" olarak nitelendiren Hemo, şöyle devam etti: "Kürdistan’ın işgal edilmesinde ortak çıkarları olan uluslararası devletlerin işbirliği ile önderlik tutuklandı. Bu devletler, insanlık tarihine kara bir leke bıraktılar. Sözüm ona insan haklarını koruma kurumları var. Bir hayvanın dahi haklarını korumak için açılmış kurumlar var. O zaman şimdi üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekiyor. CPT gibi işkenceyi önlemek için kurulan kurumun ve bütün Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye baskı uygulayıp, Önder Apo’nun fiziki olarak özgürlüğüne kavuşturulmasını sağlaması gerekiyor." 

 

MA / Ömer Akın