HABER MERKEZİ - Gazeteci Erdal Er, PKK'nin gerçekleştireceği törenin süreç açısından bir eşik olacağını belirterek, "Sürecin geleceği hükümetin tutumuna bağlı. Ankara’nın bu adımlara hukuki ve yasal zemin hazırlaması gerekir" dedi.
Milli İstihbarat Teşkilat (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın 1 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’ne gerçekleştirdiği ziyaret ve PKK’nin Federe Kürdistan bölgesi Silêmaniye kentinde düzenleyeceği silah bırakma törenine dair gelişmeler, bölgeyi hareketlendirdi. Kalın’ın Hewlêr merkezli temasları, kamuoyunda ağırlıklı olarak yeniden çözüm süreci iddialarıyla ilişkilendirilse de, görüşmelerde yalnızca bu başlık yer almadı. Bölgedeki gelişmeleri takip eden gazeteci Erdal Er, PKK'nin gerçekleştireceği tarihi töreni ve İbrahim Kalın'ın bölgeye yaptığı ziyaretleri Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.
KALIN'IN ZİYARETİ
Bölgedeki gelişmeleri yerinden takip eden gazeteci Erdal Er, İbrahim Kalın'ın bölgeye yaptığı ziyaretlerde Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının gündeme alındığını ifade ederek, "Kürdistan Bölgesel Yönetimi yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Kerkük-Ceyhan boru hattının durumu, Şengal ve Maxmur’daki gelişmeler, Hewlêr ile Bağdat arasındaki yapısal kriz, Irak’ın güvenlik politikaları ve İsrail-İran hattında artan gerilim gündeme alındı. Türkiye hem Güney Kürdistan’daki hem de Irak genelindeki pozisyonunu yeniden inşa etmeye çalışırken, çözüm süreci dosyasını da bu çerçeve içinde ele alıyor. Ancak görüşülen başlıkların neredeyse tamamı karmaşık, çok aktörlü ve kısa vadede çözüme kavuşması beklenmeyen meselelerden oluşuyor. Dolayısıyla henüz bir mutabakatın sağlandığını ya da süreçlerin netleştiğini söylemek için erken" dedi.
PETROL HATTI
Türkiye'nin Bağdat ve Hewler yönetimleri arasında yaşanan krizli ortamda arabuluculuk yaparak pozisyonunu güçlendirmek istediğini vurgulayan Er, "Kalın’ın ziyareti sırasında ele alınan en kritik başlıklardan biri Kerkük-Ceyhan petrol boru hattı oldu. Türkiye, geçmişte Hewlêr yönetimiyle 49 yıllık enerji anlaşması imzalamış, ancak Bağdat yönetimi bu anlaşmayı tanımayarak, Paris Tahkim Mahkemesi’ne başvurmuştu. Mahkeme, Bağdat’ı haklı bularak Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etmiş ve boru hattı kapatılmıştı. Bugün hala açılmamış olan bu hat, sadece bir ekonomik mesele değil; Bağdat ile Hewlêr arasındaki derin siyasi ve idari krizin de sembolü haline gelmiş durumda. Türkiye bu kriz ortamında arabuluculuk yapmak ya da pozisyonunu güçlendirmek istese de, içerdeki siyasi istikrarsızlığı ve çelişkili dış politika yaklaşımı nedeniyle bunu başarmakta zorlanıyor. Öte yandan, ABD’nin son dönemde devreye girmesi, özellikle Mesrur Barzani’nin Washington ziyareti sırasında imzalanan devasa enerji anlaşmaları, yeni bir gerilim hattı yarattı. Bu durum yalnızca enerjiyle sınırlı değil; aynı zamanda İsrail-İran geriliminin Irak’a yansıyan yüzünü de kapsıyor" diye belirtti.
ANAYASAL GÜVENCE
Silêmaniye kentinde PKK'nin yapacağı tarihi törene de dikkati çeken Er, "Tüm bu başlıkların gölgesinde, PKK’nin önümüzdeki günlerde açıklayacağı ve çatışmaların sona erdirilmesi çağrısı içermesi beklenen tören de kritik önem taşıyor. Bu tören yalnızca sembolik değil; çatışmanın durması, silahların susması ve çözümün yeniden gündeme alınması yönünde güçlü bir mesaj içeriyor. Tören, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yayınladığı görüntülü çağrının ardından gelen sürecin yeni bir aşaması olarak değerlendiriliyor. Bu tören 50 yıllık bir çatışma sürecinin sona erdirilmesine dönük önemli bir adımdır. Ama Ankara’dan bu adıma karşılık gelmezse, barıştan uzaklaşırız. Sürecin geleceği hükümetin tutumuna bağlı. Gerillanın alacağı inisiyatif, tek başına çözüm getirmez. Ankara’nın bu adımlara hukuki ve yasal zemin hazırlaması, başta Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması olmak üzere somut adımlar atması gerekir" ifadelerini kullandı.
TARİHİ FIRSAT
Bu sürecin yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda Kürtler arası birliğin güçlendirilmesi açısından da tarihsel bir fırsat barındırdığını vurgulayan Er, "Özellikle Hewlêr ve Süleymaniye arasındaki derin siyasi kutuplaşmaların bu süreçte aşılması gerekir. Öcalan’ın çağrısı bu ayrışmayı yumuşatabilecek bir potansiyele sahip. Geçmişin diliyle, argümanlarıyla ve yöntemleriyle bugünü yönetmek mümkün değil. Kürtler artık detaylara değil, öz meseleye odaklanmalı. Tören sadece bir başlangıç; mücadele ve barış için uzun bir yola ihtiyaç var. Bu süreç ancak aktif katılımla başarıya ulaşabilir" diye aktardı.
SALDIRILAR
Son haftalarda Süleymaniye ve Hewlêr’e yönelik artan SİHA ve füze saldırılarını da hatırlatan gazeteci Er, bölgenin yeni bir çatışma sahasına dönüşme ihtimaline karşı uyarıda bulundu. Er, "Türkiye'nin Irak sınırları içindeki askeri varlığı, Başika başta olmak üzere, hukuki zemine oturtulmuş olsa da, bu durum Irak kamuoyunda ciddi tartışmalara neden oldu. Öte yandan Irak’ın halen iç barışını tesis edememesi ve İran-ABD hattında sıkışmış dış politika tercihi, bölgeyi kırılgan bir denkleme sürüklüyor. Kasım ayında yapılması planlanan ancak ertelenme ihtimali bulunan seçimler de bu istikrarsızlığın bir başka göstergesi olarak değerlendiriliyor" diye kaydetti.
Gelinen aşamada hükümetin adım atması gerektiğini kaydeden Er, "Gelinen noktada hem Kalın’ın ziyaretinde masaya konan başlıklar hem de PKK’nin ilan edeceği törenin içeriği, bölgede yeni bir sürecin zeminini oluşturabilecek potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin hayata geçmesi, tarafların attığı adımlara ve siyasi iradenin cesaretine bağlı" diye konuştu.
MA / Zeynep Durgut