MERSİN- Sanatçılar, Meclis'te kurulan komisyondan Kürt kültür ve sanatının anayasal güvenceye alınması yönünde beklentilerinin olduğunu söyledi.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni değerlendiren sanatçılar, Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan Kürt, kültür, sanat ve müziği üzerindeki devlet baskının sonlandırılması isteyerek Kürt kültürü ve dilinin korunması için anayasal güvencenin şart olduğunu vurguladı.
Sanatolia Kolektif Atölyeleri sanatçılarından Kadir Çat, sürecin desteklenmesi gereken bir adım olduğunu dile getirerek, komisyonun Kürt sanatına yönelik baskıları gündemine almasını istedi. Tarihsel süreç içinde yasaklanan albümlerden, kapatılan konserlere, sürgün edilen, hapse atılan, öldürülen sanatçılara kadar çok sayıda saldırıya toplumun tanıklık ettiğini belirten Çat, "Komisyondan beklentimiz, geçmişte yaşanan bu saldırıların araştırılması ve geleceğe dönük olarak Kürt müziğinin, Kürt sanatının ve Kürt dilinin anayasal güvence altına alınmasıdır. Bu süreç, Türkiye'deki halkların kurtuluşudur, Kürt sanatının kurtuluşudur, aslında kültür sanatın kurtuluşudur. Tüm sanatçı dostlarımıza çağrımız, bu komisyona katkı sunmaları ve barış sürecine destek olmalarıdır" diye konuştu.
SÜRGÜN SANATÇILARDAN ÇAĞRI
Belçika'da müzik yaşamını sürdüren etno-otantik müzik yapan Group Jorda üyesi Erhan Yılmaz, Kürtlere karşı baskı ve asimilasyon politikalarının tarih boyunca uygulandığını belirtti. Gruplarının Kürtçe, Farsça, Arapça, Türkçe ve Ermenice dillerinde konserler verdiğini söyleyen Yılmaz, "Bu baskı, yok sayma, asimilasyon politikaları tarih boyunca Kürtlere karşı süregelmiş bir politikadır. Tamamen devletin desteklediği, devletin denetiminde gelişen bir politikadır. Bu imha ve inkar politikaları ile bir yere varılamayacağı mutlaka bir gün anlaşılacaktı ve anlaşılması için muazzam direnişler yapıldı, bedeller ödendi. Hem sanatsal, kültürel anlamda, hem de savaş boyutuyla bedeller ödendi. Bugün geldiğimiz süreç içerisinde önemli gelişmeler yaşanıyor. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın başlattığı bu süreç biz genç sanatçılara, genç müzisyenlere ciddi anlamda umut veriyor, heyecanlandırıyor. Biz sürgünde bulunan sanatçılar olarak ilk beklediğimiz şey bizim de ülkeye dönme hasretimiz, ülkeye bir an önce kavuşma hasretimiz. Sadece Kürtlerle değil, Türkiye toplumuyla kucaklaşma hasretimizi tek çözecek şey, tamamen demokratik, toplumsal, yasal düzenlemelerin oluşmasıyla bizim umudumuz da artacaktır. Biz bu sürecin yanındayız, uzağında olmayacağız. Güvenimiz var, Sayın Abdullah Öcalan'a, halkımıza, Türkiye halklarına var" şeklinde konuştu.
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SANATÇILARLA TARTIŞILMALIDIR'
Rap sanatçısı Simyager, yeni nesil sanatçıların doğrudan baskılarla değil; ama sistemin sanatçıyı kendileştirme politikasıyla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, sanatçıların bu sürecin parçası olması gerektiğini dile getirdi. Simyager, "Biz, biraz daha bu toplumun yeni nesli sayılacak bir nesiliz. Müziğimizde engellerle karşılaşmadık; ama şuan ki strateji şu: Sistem artık sanatçıyı sistemleştiriyor. Kendimde değil; ama etrafımda gördüğüm sorun bu. İktidar gücünün yaklaşımını değiştirdiğini görüyorum. Gerek Türk toplumundan, gerek Kürt toplumundan ve diğer halklar bakımından sanatçılar kendilerini sürece dahil etmeliler. Çünkü sanatçıların kendini ifade edebilme özgürlüğü sanatçılarla tartışılmalıdır" ifadelerini kullandı.
ÖZGÜR YARATIM ALANI VURGUSU
Kürt kimliği ve dilinden dolayı sanat yaşamında birçok engelle karşılaştığını dile getiren müzisyen Gülhan Bişeng, komisyonun öncelikli görevlerinden birinin kültürel hakları güvence altına alınması olduğunu söyledi. Gülhan Bişeng, "Ben de bir Kürt müzisyen geçmişten bu yana çok fazla baskıyla karşı karşıya kaldım. Sansür, yasaklar, görünmez kılma, kültürel asimilasyon politikaları bu engellerin başında geliyor. Ben de kendi sanat yolculuğumda kimliğimden ve dilimden ötürü birçok engellemelerle karşılaştım. Tüm bunlara rağmen sanatın dönüştürücü gücüne olan inancımı hiç yitirmedim. Sanatın, siyasetin dar sınırlarına sıkıştırılmadığı, özgür bir yaratım alanı talep etmek hepimizin ortak paydası olmalı. Kürt sanatına ve kültürüne yönelik yıllardır süren baskıları düşündüğümüzde ise bu komisyonun öncelikli görevi kültürel hakların güvence altına alınması ve sanatçılara özgür bir alan yaratılmasıdır. Bu adım sadece sanatçılar için değil toplumsal barış ve demokratik bir gelecek için de hayati önem taşıyor" diye kaydetti.
SANATÇILARA ÇAĞRI
Sanatçı Şirin Kaya ise sanatçılar olarak Abdullah Öcalan'ın çağrısının arkasında olduklarını ve barışı desteklediklerini ifade ederek, "Geçmişte kültür ve sanata yönelik baskıların kaldırılmasını, bunun için de araştırma komisyonları kurulmasını talep ediyoruz. Geleceğe dair isteğimiz, Türkiye'de bütün halkların kendi dili ve kültürüyle özgürce sanatını icra edebilmesidir. Baskıların olmadığı, şarkılardan dolayı davaların açılmadığı bir Türkiye istiyoruz. Biz umutluyuz, bu ülkeye barış geleceğine inanıyoruz. Bunun için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ancak bu süreci sadece Kürt sanatçıları değil, Türkiye'de yaşayan tüm sanatçılar sahiplenmelidir. Birlikte daha güçlü olacağız" ifadelerini kullandı.
MA / Abdülkadir Ayten