ANKARA - İçişleri Bakanlığı’nın bütçesine dikkati çeken DEM Partili Ömer Faruk Hülakü, bütçede barışa tek bir kuruşun ayrılmadığını belirterek, tepki gösterdi.
2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmeleri, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam ediyor. Bugün komisyonda, İçişleri Bakanlığı ve bağlı dairlerin bütçeleri görüşülüyor. Görüşmelerde söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Çewlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na dikkati çekti.
Bakanlığın bütçe teklifinde barış için tek bir kuruş harcamanın yer almadığını ifade eden Hülakü, “Bizler demokratik siyasetin merkezde olması gerektiğini ısrarla vurgularken, 10 yıllık kayyım rejimi hukuki ve demokratik açıdan meşruiyet tartışmalarını derinleştirerek sürdürülmeye devam ediliyor. Bugün itibariyle Türkiye’de gasp edilen, iradesine darbe vurulan seçmen sayısı 15 milyonun üzerinde! Van, Hakkâri, Mardin, Batman Belediyeleri 10 yıldır kayyımla yönetiliyor. Selçuk Mızraklı neden cezaevinde Sayın Bakan? Mehmet Sıddık Akış neden cezaevinde? Yüzlerce belediye eş başkanımız hukuksuz bir şekilde görevlerinden alınıp cezaevine konuldu! Bugün Sayın Öcalan’ın aşmış olduğu eşikte sizler bir adım dahi atamıyorsunuz” diye kaydetti.
‘ADALET VE EKMEK YOK’
Hülakü, sözlerini şöyle sürdürdü: “2026 yılı bütçesini önceki yıllardan ayıran hiçbir tercih değişikliği söz konusu değildir. Bu bütçede de barış yok, adalet yok, ekmek yoktur. Bu bütçeye de güvenlikçi politikaların, tekçiliğin, kayyım politikalarının devamlılığının kokusu sinmiştir. Belediyeleri karakollara dönüştürmeyen, Kürtçe’ye yönelik düşmanlığı beslemeyen, her bir yurttaşın diliyle, kimliğiyle, inancıyla barış içerisinde yaşayabileceği bir bütçeyi halklarımızla birlikte yapacağımızın sözünü veriyoruz."
ARAMA NOKTALARINA TEPKİ GÖSTERDİ
Söz alan Colemêrg Milletvekilli Onur Düşünmez, kentte yakın zamanda yaşanan bir trafik kazasına dikkat çekerek, bölgede yaşanan bu kazaların katliam boyutuna ulaştığını ifade etti. Bu tür kazanların yaşanmaması ve bu tür sonuçların ortaya çıkmaması için sorumluluk alınması gerektiğini belirten Düşünmez, “Bu konuda koordineli bir çalışma yapılmalı. Hakkari’den yola çıkarak Türkiye bir güvenlik portesini çizmek istiyorum. Hakkari Derecik ilçesi Şemdinli’ye 65 kilometre uzakta olmasına rağmen üç kontrol noktasından geçmek zorunda kalıyor. Şemdinli Yüksekova’ya 51 kilometre uzakta olmasına 6 arama noktasından geçiliyor. Yüksekova Hakkari arasında 80 kilometre olmasına rağmen 3 arama noktası var. Hakkari Çukurca arasında 4 arama noktası var. Yüksekova’dan Van’a gitmek isteyenler 8 arama kontrol noktasından geçiyor” diyerek, tepki gösterdi.
‘BASKI ARACI HALİNE GELDİ’
Derecik’ten Wan’a gitmek isteyen bir yurttaşın en az 20 arama noktasından geçmek zorunda kaldığını belirten Düşünmez, “Bunların çoğunda GBT’ye maruz kalıyor. Bu hayatı çekilmeze kılıyor. Buna tepki gösteren yurttaşlar kolluk şiddetine maruz kalıyor. Bu bahsettiğim kent ve ilçelerde sağlık sistemleri yetersiz, ulaşım sistemleri de yetersiz, ister istemez insanlar Van’a gitmek istiyor. Bu arama noktaları son ermesi gerekiyor. Bunlar artık baskı aracı haline gelmiştir. Bir de sınırlarda arama var. Vatandaşlar sınırdan geçirdikleri mallar jandarma tarafından el konuluyor. Gümrükten geçiyor ama jandarma veya arama noktalarında el konuluyor” diye konuştu
